Genel

Yenidoğan Çetesi davasının 9.gününde şok itiraflar!

İstanbul'da, bebekleri haksız kazanç için sevk edip ölümlerine sebep olan Yenidoğan çetesi davası 9'uncu gününde, 47 sanığın yargılanmasıyla devam ediyor.

Abone Ol

İstanbul'da, bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarla ölümlerine neden olan Yenidoğan çetesi yöneticisi ve üyeleri hakkında açılan davanın 9'uncu gününde yargı süreci devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Bugünkü celse, tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasıyla sürdü.

İddianamede Yer Alan Suçlamalar

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken, 10 bebek hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede, Yenidoğan Suç Örgütü'nün lideri Fırat Sarı'nın yöneticiliğini üstlendiği, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir'in ise örgütü yöneten isimler olduğu açıklandı. Çetenin, yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini devre dışı bırakarak, SGK’dan üst sınırdan ödeme almak için hastaların basamaklarını değiştirdiği, evrak sahteciliği yaparak yüksek ücret tahsil ettiği vurgulandı. Örgüt üyelerinin, hastaların sağlık durumlarını olduğundan daha ağır göstererek uzun süreli yatış sağlamaya çalıştığı ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret talep ettikleri ifade edildi.

İddianamede ayrıca, çetenin hastanelerde usulsüzlük yaparak, eksik tedavi ve ihmal sonucu bebek ölümlerine sebep olduğu, hastaların uygun sağlık hizmeti almasını engelledikleri belirtilmiştir. Yenidoğan Suç Örgütü’nün hastanelere sağlık hizmeti sağlamak yerine maddi çıkar sağlamak amacıyla hareket ettiği, bazı hastaların yeterli beslenme ve tedavi alamayarak hayatlarını kaybettiği ifade edilmiştir.

Sanıkların Savunmaları

Tutuksuz sanık Renginar Molla savunmasında, "Hırvatistan doğumlu olduğunu" ve "farklı hastanelerde çalıştığını" belirtti. Molla, suçlamaları reddederek, "Yalnızca görevimi yerine getirdim" ve "hasta odaklı çalıştım" şeklinde konuştu. Ayrıca, hastaların durumu ile ilgili evrak işlerini diğer sanıkların yaptığını, kendisinin ise yalnızca Fırat Sarı ve Hasan Basri Gök ile iletişimde olduğunu ifade etti. Mahkeme başkanı, Molla'ya, basamak değişiklikleriyle ilgili neden sorgulama yapmadığını sordu, ancak Molla, bu işlemlerin kendi görev alanında olmadığını ve bu nedenle sorgulama yapmadığını belirtti. Molla, "Bana ne dendiyse, görevim neyi gerektiriyorsa onu yaptım" dedi.

Mahkeme başkanı, sanık Renginar Molla'ya tape kayıtlarında yer alan Hasan Basri Gök'ün "Epikrizleri düzenliyorum, normale çekiyorum" konuşmasını sordu. Sanık Molla, "Başka bir hastanede yaptığı işlemleri bana anlatıyordu" diye yanıtladı. Mahkeme başkanı, "Basamakların değiştirilmesiyle ilgili hiç sorgulamadın mı neden değiştiriyor diye?" sordu. Sanık cevabında, "Hayır sorgulamıyordum çünkü basamak yazmak benim görevim değildi" diye yanıtladı. Mahkeme başkanı, "Hepimiz Türkçe biliyoruz, konuşuyoruz. Senin Türkçen zayıf olabilir ama anlamadığın şeylere neden onay verdin. Neden Hasan Basri'ye, 'sen asistansın neden doktorun yapması gereken şeyleri yapıyorsun demedin" diye sordu. Sanık, "Ben elimden geleni yaptım" diye cevap verdi.

Cumhuriyet savcısı ise, "Neden yenidoğan yoğun bakımı doldurma peşindesin ve sürekli hasta gönderilmesini istiyorsun hastaneye?" diye sordu. Sanık Molla, "Benim hasta doldurma derdim hiçbir zaman olmadı, böyle bir yetkim de yok. Bebek yatması gerekirken yatmıyordu, bundan bahsetmiş olabilirim, başka bir niyetim yoktu" diye cevapladı.

"Bu örgütün ismini de gözaltı sürecinde öğrendim"

Savunma yapan tutuksuz sanık Mustafa Kazan, "Gözaltı süreçleri olurken ben Kızılay'da çalışıyordum. Bu süreçte psikolojim bozulduğu için görevi bıraktım. Bağcılar Şafak Hastanesi'nde idari personeldim. Personellerin kılık kıyafet ve hastanenin bakımlarıyla ilgilendim. Hastanenin yoğun bakımlarında ve muhasebesinde yetki sahibi değildim. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Böyle bir örgütün varlığını kabul etmiyorum. Bu örgütün ismini de gözaltı sürecinde öğrendim. Bahsi geçen örgütle bir para alışverişim yoktur, bu banka hareketlerinden görülebilir. Buradaki isimlerle bir araya hiç gelmedim. Ne para aldım, ne para verdim. Sadece iki kez Gıyasettin Mert Özdemir'le konuştum" ifadelerini kullandı.

"Mert Özdemir’e bebek sevki istememi hastane yönetimi talep etti"

Savunmasına devam eden sanık Kazan, "Bağcılar Şafak Hastanesi'nde çalıştım en son, kendi isteğimle ayrıldım. Kimya bölümü mezunuyum. 10 bin TL karşılığında Mert Özdemir'e bebek sevki istememi hastane yönetimi talep etti" diye konuştu.

Mahkeme başkanı sanığa, "Tapelerde, 'bebek başı ücretler, bebek başı bin lira 30 bebek getirdin 30 bin' diyorsun Gıyaseddin Mert Özdemir’e, bu ne demek?" diye sordu. Sanık, "Hastane yönetiminin Özdemir için dediğini aktardım. Mert'te kabul etmedi zaten" diye konuştu.

Duruşma, diğer tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.