Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, milattan önce 222 yılına kadar geçmiş depremleri inceleyerek yer hareketlerini uydu verileri ve uzay teknolojilerini kullanarak geliştirdiği yazılım ile fay hatlarını analiz etti. 17 Ağustos 1999 depremi ile fay hattındaki enerjinin boşaldığını belirten Prof. Dr. Kutoğlu, "17 Ağustos’ta kırılan fay hattı Gölcük’ten başlayıp Düzce’ye kadar devam eden bir hattı kapsıyor. Deprem, 200 kilometre boyunca bu hattı kırdı. Bu fay üzerinde 200-250 yıl daha enerji birikmesi gerektiği için, aynı büyüklükte bir depremin meydana gelmesini beklemiyoruz. Dolayısıyla, bu hat üzerindeki enerji şu an için boşalmış durumda," dedi.

Narin Güran nasıl öldürüldü! Narin Güran nasıl öldürüldü!

"TEDBİRLERİMİZİ ALMAK ZORUNDAYIZ"

Türkiye’de yıkıcı depremlere neden olabilecek faylar olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kutoğlu, “Ülkemiz, depremlerle sınanan bir ülke. Bu yüzden depremlerle yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Deprem ne zaman olacak diye endişelenmektense, tedbirlerimizi almak ve can kayıplarını önlemek için harekete geçmeliyiz. Hem yetkililerin hem de vatandaşların alması gereken önlemler var. 1999’dan bu yana birçok yasal düzenleme ve kentsel dönüşüm yapıldı, ancak istediğimiz seviyede değiliz. Özellikle Marmara bölgesinde yapı stokunun eksik ve birçok binanın mühendislik hizmeti almadan inşa edildiğini görüyoruz. Bu binaların hızlı bir şekilde dönüştürülmesi gerekiyor. 6 Şubat depremi sonrasında yaşanan hasar ülkemiz üzerinde büyük bir ekonomik yük oluşturdu. Allah korusun, Marmara bölgesinde veya İzmir çevresinde benzer bir büyüklükte bir deprem yaşarsak, çok daha büyük kayıplar söz konusu olabilir," şeklinde konuştu.

"RİSKİ AZALTMAK İÇİN YOĞUNLUĞU YAYMALIYIZ"

Kentsel dönüşüm hızını artırmak ve vatandaşların ilgisini çekecek yöntemler geliştirmek gerektiğini belirten Prof. Dr. Kutoğlu, “Nüfus ve ekonomik yoğunluğu belli bir bölgede çok yüksek tutmak ülke için büyük bir risk oluşturur. Türkiye'nin 800 bin kilometrekarelik topraklarında, nüfus ve ekonomik yoğunluğu Marmara veya Ege Bölgesi’nde toplamak yerine, ülke genelinde daha dengeli bir şekilde yayarsak, riski azaltabiliriz. Büyük bir depremde etkilenecek tesis ve insan sayımız daha az olacaktır," dedi.

"EN RİSKLİ FAYLAR"

Prof. Dr. Kutoğlu, Türkiye’deki en riskli fayları şu şekilde sıraladı: "Doğuda Erzincan-Erzurum bölgesinde ve Bingöl-Yedisu hattında gergin faylar mevcut. Batıya doğru Sakarya’nın güneyinde Pamukova-Geyve hattında yüksek gerginlik seviyesi olan bir fay var. Marmara Denizi’nde ve güneyde Gemlik Gölü’nden geçen faylar da yüksek gerginlik seviyesi gösteriyor. Bandırma hattında ve İzmir-Manisa çevresinde bazı fayların gerginlik seviyeleri yüksek. Ayrıca Denizli'den geçen fay hattı da uzun süredir gerginlik biriktiriyor. En büyük tehlikeyi Pamukova-Geyve hattında, Gemlik Körfezi’nde, Bandırma’da ve İzmir çevresinde görüyorum. Marmara Denizi’ndeki gerginlikler ise daha az risk taşıyor. Bu faylar, en az 6 büyüklüğünde depremler üretebilecek uzunlukta," dedi.