Çocukların sağlıklı beyin ve beden gelişimi için güvenli ve korunaklı ortamlarda büyümeleri gerektiği bir gerçek. Fakat bu sadece çocuklar için değil aynı zamanda başarılı bir toplumun inşası için de oldukça önemli. Bilim, sürekli korku ve kronik kaygıya neden olan koşullara erken maruz kalmanın beyin mimarisinin gelişimini bozduğunu söylüyor. Ne yazık ki, birçok küçük çocuk böyle koşullara maruz kalıyor. Bu koşulların bazıları bir defalık olaylar olsa da, bazıları ise tekrarlı veya zaman içinde süreklilik gösteren olaylar oluyor ve hepsi çocukların nasıl öğrendiğini, problemleri nasıl çözdüğünü ve diğer insanlarla nasıl ilişki kurduğunu etkileyebiliyor. Bununla birlikte, çocukların stresli bir ortamda büyümeleri her zaman beyinde kalıcı hasarlara neden olmaz. Çocukların yaşadıkları stresi ele almak ve onlara yardım etmek, beyindeki olumsuz etkileri önleyebilir veya azaltabilir. Örneğin, çocuklarla konuşmak, onları rahatlatmak ve kendilerini ifade etmelerine izin vermek, stresi azaltabilir ve beyinlerindeki olumsuz etkilerin önüne geçebilir.

“Olumsuz koşullar beyin gelişimini etkiliyor”

Prof. Dr. Karakaya, beyin mimarisi için hücreler arasındaki bağlantıların önemini de belirtiyor. Bu bağlantılarda sorun çıkması halinde ise yaşamlarında sorunların ortaya çıkabileceğini söylüyor:

Döviz Piyasası Yükselişte mi? Döviz Piyasası Yükselişte mi?

“Erken bebeklik ve çocukluk dönemi deneyimlerinin beyin mimarisi açısından yani sinir hücreleri arasındaki bağlantıların oluşması açısından değerli olduğu bilinmekte. Eğer olumsuz koşullara ve yaşantılara maruz kalırsa beyin gelişimi sekteye uğramakta, gerekli müdahaleler yapılmazsa bu değişimler erişkinliğe kadar sürmekte, zeka, sosyal ve duygusal alanlarda sorunlar ortaya çıkmaktadır.”

“Olumsuz yaşam olaylarına karşı destek sağlanmalı”

Son olarak, Prof. Dr. Karakaya çocukların sağlıklı yetişkinler olabilmeleri için gerektiğinde destek almalarının öneminin altını çiziyor:

“Çocuklar olumsuz yaşam olayları ile karşılaştıkları takdirde mutlaka ele alınmalı ve fiziksel, ruhsal, sosyal ve duygusal ihtiyaçları açısından desteklenmelidir. Bu yolla sağlıklı bir yetişkin olarak yaşamlarına devam etmeleri mümkün olacaktır.”