Diyarbakır'ın Merkez Bağlar ilçesi Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos 2024 tarihinde kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran’ın cinayetiyle ilgili yürütülen soruşturma tamamlandı. Narin’in cansız bedeni, kaybolduktan 19 gün sonra, 8 Eylül'de Eğertutmaz deresinde bulundu. Bu trajik olay, hem yerel hem de ulusal basında geniş bir yankı uyandırarak, toplumda büyük bir infiale neden oldu.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, cinayetle ilgili olarak tutuklu bulunan 4 sanık hakkında "İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle iddianame hazırladı. Tutuklu sanıklar arasında Narin’in annesi Yüksel, ağabeyi Enes, amcası Salim Güran ve komşuları Nevzat Bahtiyar yer alıyor. Hazırlanan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek tensip zaptı düzenlendi.

Dava dosyasına, Narin’in Kur’an kursuna gitmeden önceki son görüntüleri de delil olarak eklendi. Narin’in güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerinde, 21 Ağustos'ta saat 14.02'de yürüyerek bir yere girdiği, yaklaşık 2 buçuk dakika sonra aynı yerden ters yöne koşarak çıktığı kaydedildi. Bu görüntüler, Narin’in kaybolma sürecinin aydınlatılmasında önemli bir delil olarak değerlendiriliyor.

Narin Güran’ın kaybolması ve ardından bulunan cansız bedeni, ailenin ve yerel halkın yaşadığı derin acı ile birlikte, toplumda çocuk güvenliği konusunu yeniden gündeme getirdi. Narin’in ailesi, kaybın ardından adaletin sağlanması için mücadele ederken, sosyal medya ve diğer platformlar üzerinden yapılan çağrılarla halkın desteğini topladı.

Meteorolojiden Gelen Büyük Uyarı! Meteorolojiden Gelen Büyük Uyarı!

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, olayın tüm yönleriyle araştırılmasına devam ederken, Narin’in cinayetinin aydınlatılması için gerekli olan tüm delilleri topladı. Narin'in cinayetinde adı geçen sanıkların ifadeleri ve olayla ilgili diğer delillerin değerlendirileceği ilk duruşma, 7 Kasım 2024 tarihinde yapılacak. Duruşmada, sanıkların savunmaları, tanık ifadeleri ve delillerin analizi ile Narin’in adaletinin sağlanması hedefleniyor.

Bu olay, çocuk güvenliği ve kaybolma vakaları hakkında toplumsal bir bilinç oluşturma açısından önemli bir fırsat sunarken, benzer olayların bir daha yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması gerektiği vurgulanmaktadır. Narin Güran’ın hikayesi, sadece bir kaybolma vakası değil, aynı zamanda bir toplumsal duyarlılığın ve adalet arayışının simgesi haline gelmiştir.