Heyecan ile panik atağın birbirine karıştırıldığını söyleyen Psikiyatri Uzmanı Dr. Arzu Dalmış, panik atağın toplumda görülme oranın yüzde 2-3 civarında olduğuna ve genelde 25 ile 45 yaş grubu arasında görüldüğüne dikkati çekti. 'Panik' ve 'atak' sözcükleri keskin bir anlam ifade ettiği için hastalara, sıkıntılarını anlatma noktasında cazip hale geldiğini vurgulayan Dalmış, "Dolayısıyla sıkıntılı da olsa, heyecanlı da olsa hasta, 'Ben de panik atak var' diyor. Oysaki panik atağı, gerçek bir tehlike olmaksızın, beklenmedik bir anda gelen fiziksel belirtiler ve bunlara eşlik eden yoğun korku tablosudur. Yaklaşık 10 dakika içinde şiddetlenir, 20 ila 30 dakika kadar sürer, çok nadiren 1 saate kadar ulaşır. Panik atak belirtileri neler? Belirtileri ise, bir anda başlayan kalp çarpıntısı, titreme, terleme, göğüste sıkışma, nefes alamıyormuş gibi olma, üşüme gibi durumlar olabiliyor. Ancak bunların hepsi aynı anda olamayabiliyor. Tüm bu fiziksel belirtilerin hepsine yoğun ölüm korkusu, aklımı kaçıracağım korkusu veya çevreye ve bedene yabancılaşma duyguları da eşlik edebiliyor.
PANİK ATAK NEDENLERİ ARASINDA KAFEİN TÜKETİMİ DE VARMIŞ
Psikiyatrist Dalmış, panik atağın kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görüldüğünün alçını çizip, "Bir de şehir ortamında daha stresli bir yaşam olduğu için kırsala göre iki kat daha fazla görüyoruz. Düzensiz uyku, kafeini fazla tüketme de panik atağa sebep olabilir. Panik atağı yaşayan kişinin hayatı bir nevi açık cezaevi yaşantısına dönebiliyor. Çünkü daha önce panik atak yaşayan kişi, bunu yaşadığı yerlere gitmemeye çalışır. Örneğin otomobilinde yakalandıysa otomobil kullanmamaya başlar. Kişinin sosyal ortamı gün geçtikçe küçülür. İlk panik atak acil servislik yapar. Ancak bir dahaki sefere kişi hastaneye gitmez çünkü 20 ya da 30 dakika içinde geçeceğini bilir. Panik atağa yakalanmamak için her zaman düzenli uyku ve kafeinden uzak durmak gerekiyor" diye belirtti