Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu.
Son Kabine Toplantısı'nın ardından Türkiye ve millet için hayırlı hizmetlere vesile olan programlara katıldıklarını dile getiren Erdoğan, yabancı misafirleri ağırladıklarını, uluslararası gündemle ilgili kritik görüşmeler yaptıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Mayıs'ta Danıştay'ın kuruluş yıl dönümü ve idari yargı günü vesilesiyle adalet teşkilatı mensuplarıyla bir araya geldiklerini anımsattı.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'i misafir ederek, iki ülke münasebetlerini geliştirilmiş stratejik ortaklık seviyesine yükselttiklerini ifade eden Erdoğan, "Orta Asya'nın güçlü ve büyük devleti Kazakistan'ın sahip olduğu potansiyeli birlikte nasıl hayata geçiririz bunu değerli kardeşim Tokayev ile değerlendirdik, hemfikir olduğumuzu görmekten de memnuniyet duydum." diye konuştu.
Engelliler Haftası vesilesiyle 12 Mayıs'ta, Milli Eğitim Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığının birlikte düzenledikleri Özel Eğitim Okullarına Spor Malzemesi Dağıtım Töreni'nde engelli gençlerle buluştuklarını belirten Erdoğan, 13 Mayıs'ta da 39'uncu vefat yıl dönümünde Necip Fazıl Kısakürek'i rahmet ve hasretle yad ettiklerini hatırlattı.
Aynı gün Katar Emiri Şeyh Temim Bin Hamed Al Sani ile bir araya gelerek, iki ülke ilişkilerini değerlendirdiklerini söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin gurur verici eserlerinden Rize-Artvin Havalimanını Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici ile 14 Mayıs'ta hizmete açtıklarını anımsattı.
Dünyada toplam 5 tane olan deniz üzerine inşa edilmiş havalimanlarından ikincisini de Türkiye'ye kazandırdıklarını belirten Erdoğan, havalimanının, 3 kilometrelik pisti, yıllık 3 milyon yolcu kapasitesi, yöreye özgü mimarisiyle Doğu Karadeniz'in ticareti ve turizmiyle gelişmesine önemli katkılar sağlayacağına işaret ederek, hayırlı olmasını diledi.
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun'u, pazartesi günü Türkiye'ye resmi ziyareti vesilesiyle ağırladıklarını anımsatan Erdoğan, "Sayın Tebbun'la iki ülke ilişkilerini, Cezayir halkının kalbimizdeki müstesna yerine uygun bir seviyeye taşıma konusunda mutabık kaldık." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salı günü Birleşik Arap Emirlikleri eski Devlet Başkanı Şeyh Halife bin Zayed Al Nahyan'ın vefatı sebebiyle bu ülkeye taziye ziyaretinde bulunmak üzere gittiklerini belirterek, "Kardeşi ve Abu Dabi Emiri Şeyh Muhammed Bin Zayed'e başsağlığı ziyaretini gerçekleştirdik. Ziyaretimiz vesilesiyle hem taziyelerimizi ilettik hem de devlet başkanlığı görevine seçilen Şeyh Muhammed Bin Zayed'e hayırlı olsun dedik." ifadelerini kullandı.
Milli Mücadele'nin işaret fişeği olarak gördükleri 19 Mayıs'ta, gençlerle ve başarılarıyla kendilerini gururlandıran milli sporcularla Ankara'da coşkulu bir programla kucaklaştıklarını söyleyen Erdoğan, cuma günü Darülaceze'nin Sosyal Hizmet Şehri'nin temel atma törenine katıldıklarını ardından da Kolombiya Cumhurbaşkanı Ivan Duque Marquez ile ailece bir araya geldiklerini bildirdi.
Erdoğan, cumartesi günü Adana'da gençlik şölenine iştirak ettiklerini belirterek, gençlere şükranlarını sundu. Gençlik şöleninin ardından yaşanan trafik kazasından ve can kayıplarından duyduğu üzüntüyü paylaşan Erdoğan, kazada hayatını kaybeden gençlerin ailelerine başsağlığı diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kazada vefat eden 3 gence Allah'tan rahmet dileyerek, "41 yaralı evladımıza da Rabbimden acil şifalar niyaz ediyorum. Kaza sonrasında acımızı paylaşan herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Rabbim tüm evlatlarımızı her türlü kazadan, beladan, musibetten ve kötülükten muhafaza buyursun diyorum." şeklinde konuştu.
Dünya Kadınlar Boks Şampiyonası'nda 5 altın ve 2 bronz madalya ile dünya şampiyonu olan boksörleri tebrik eden Erdoğan, Tekvando Avrupa Şampiyonası'nda 9 altın, 5 gümüş ve 5 bronz olmak üzere toplamda 19 madalyayla takım halinde şampiyon olan tekvandocu ve para tekvandocuları da kutladı.
Gençler Avrupa Şampiyonası'nda 2 altın madalya kazanan kürekçileri ve basketbolda ikinci defa Euroleague şampiyonu olan Anadolu Efes'i ve voleybolda Şampiyonlar Ligi Süper Finalinde galip gelerek 5'inci defa Avrupa şampiyonu olan Vakıfbank Kadın Voleybol Takımını tebrik eden Erdoğan, "Türkiye'ye bu gururları yaşatan sporcularımızın her birinin alınlarından öpüyorum. Ülkemize 20 yıldır kazandırdığımız altyapı tesislerinin ve kurduğumuz sporcu yetiştirme sisteminin meyveleri olarak gördüğümüz bu başarıların artarak devam edeceğine inanıyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sayıları 550 bini bulan yoklama kaçağı, bakaya gençlerimize de bir müjde vermek istiyorum. Yoklama kaçağı gençlerimize bedelli askerlikten faydalanabilme yolunu açıyoruz. Kaçak yılına göre değişen oranlarda bir rakam ilavesiyle askerliğini bedelli yapmak isteyen gençlerimiz askerlik şubelerine başvurabilirler. Bakaya gençlerimizin sıkıntısına çözüm getiren bu uygulamanın hayırlı olmasını diliyorum." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kabine toplantımızda açık cezaevlerindeki hükümlüler için belli şartlarda uygulanan ve 31 Mayıs'ta süresi sona eren Kovid-19 izinleriyle ilgili de yeni bir değerlendirme yaptık. Buna göre, açık cezaevlerindeki hükümlülerin Kovid-19 izinlerini 31 Temmuz 2023'e kadar uzatıyoruz. Meclisimizin bu hususta gereken yasal düzenlemeyi en kısa sürede hayata geçireceğine inanıyorum." diye konuştu.
Cumhuriyetin 100'üncü yılını sıradan bir tarih geçişi olmanın ötesinde kazanımların ve hedeflerin muhasebe vesilesi, vizyonların nirengi noktası olarak gördüğünü, hazırlıkları ona göre yaptıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Coğrafyamızdaki hakimiyetimizin birinci yılına yaklaştığımız bir dönemde bu tür muhasebelere ve vites büyütmelere daha çok ihtiyacımız olduğu açıktır. Selçuklu'dan Osmanlı'ya, oradan Cumhuriyet'e miras kalan Anadolu'daki varlığımızı ilelebet kılmak için dünyanın ve bölgemizin değişen şartlarını iyi okumalı, kendimizi hep bu coğrafyanın üstünde konumlandırmalıyız. Aradan geçen bunca asra, yaşanan onca hadiseye rağmen bu toprakların hakimiyetimizde olmasını hala hazmedemeyenler olduğu gerçeğini biz değil, karşımızdakiler sürekli hatırlatıyor. Osmanlının yıkılışı ve Cumhuriyetin kuruluşu sürecinin her bir adımı, her bir gelişmesi bu hakikatin birer vesikasıdır. Bilhassa 18. yüzyıldan itibaren verdiği mücadelelerin yol açtığı tüm yorgunluğa, tüm yıpranmışlığa, ödediği onca bedele rağmen insanımızın milli mücadeleye dört elle sarılmasının gerisinde de aynı bilinç vardır."
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini, Türkiye yüzyılının girizgahı olarak addediyoruz"
Başkomutanlığını Gazi Mustafa Kemal'in yaptığı milli mücadeleyi, şanlı tarihin bu topraklardaki son devleti Cumhuriyet ile taçlandırılmasının millet için yeni bir başlangıç anlamına geldiğini belirten Erdoğan, Cumhuriyet dönemi boyunca da hem geçmişten gelen yüklerin ağırlığının hem yeni devletin kuruluş sancıları sebebiyle demokratik ve ekonomik gelişim adımlarının epeyce yavaş atılabildiğini söyledi.
Buna rağmen önce çok partili siyasi hayata geçerek, ardından darbeler, siyasi istikrarsızlık ve terör ile kesintiye uğrasa da kalkınma hamlelerini başlatarak, kendilerine yeni bir yol çizdiklerini vurgulayan Erdoğan, geçen 20 yılın, eser ve hizmet siyasetinde ülkenin altın çağı olarak tarihteki yerini aldığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tüm bu arka plandan hareketle, Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını 'Türkiye yüzyılı ülküsü' ile başlattığımız büyük atılımın sembolü haline getirmek istiyoruz. İki asırlık demokrasi tarihimizin en köklü yönetim sistemi reformlarından olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini, Türkiye yüzyılının girizgahı ve garantisi olarak addediyoruz. Bu anlayışla, Cumhurbaşkanlığı olarak İletişim Başkanlığımızın koordinasyonunda, kapsamlı bir 100'üncü yıl kutlama programı oluşturduk. Milletimize, son iki asırda yaşadığımız kayıpları ve kazanımları hatırlatacak, ülkemize son 20 yılda nasıl çağ atlattığımızı gösterecek, Türkiye yüzyılı iddiamızı tüm boyutlarıyla ortaya koyacak bu programı, 'yüzyılın işini 20 yıla sığdırdık' şiarıyla hayata geçireceğiz. Böylece Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yeni bir şevkle, yeni bir dinamizmle, yeni bir heyecanla başlamayı umut ediyoruz. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılına atfettiğimiz 2023 hedefleri, bizim için kısa vadeli atılımlarımızın ilk istasyonudur. Ardından fethin 600'üncü yılına adağımız 2053 vizyonumuz geliyor. Bu vizyonu, teknolojiden savunmaya, çevreden ulaştırmaya kadar tüm unsurlarıyla şimdiden şekillendirilmeye başladık."
"Sığ bir muhalefetle karşı karşıyayız"
Gençlere emanet edecekleri 2053 vizyonundan sonraki hayallerini ise Malazgirt Zaferi'nin birinci yılına atfettikleri 2071 vizyonu ile taçlandıracaklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"2071 vizyonunu da bizden sonraki nesiller ete kemiğe büründürecek, altyapısını hazırlayacak, hedeflerini oluşturacaktır. Görüldüğü gibi biz Türkiye'yi 2023'te hedefleriyle buluşturmanın, 2053 vizyonuna hazırlamanın, 2071 hayallerini şekillendirmenin peşindeyiz. Muhalefet ise maalesef 1908'in bir adım ötesine geçememiş bir ruh haliyle 'istemezükçülük' dışında herhangi bir hedefe ve vizyona sahip değildir.
Bizim ülkemizde gerçekleştirdiğimiz büyük demokrasi ve kalkınma devriminin eksikleri, hatta hataları da olabilir. Bunları açık yüreklilikle ortaya koyacak kazanımları kabul edip, eksikleri tamamlayacak bir muhalefetle her şeyi konuşmaya hazırız. Sorumluluğumuzun milletimize karşı olduğunun şuuru ile hayırda yarışan, eser ve hizmet siyasetini merkeze alan bir yönetim anlayışının gereklerini yerine getirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Buna mukabil, karşımızda sadece Türk milletinin bu coğrafyada yaşadığı en büyük felaketlerden birini sahiplenmenin ötesinde siyaset ortaya koyamayan arkaik bir muhalefetimiz var. Yapılan her yatırıma bir kulp takan, getirilen her hizmete, gerçekleştirilen her projeye karşı çıkan fakat ortaya kayda değer herhangi bir program, hazırlık, teklif ve hatta hepsini geçtim, niyet dahi koyamayan sığ bir muhalefetle karşı karşıyayız."
"Kendi hamlelerimizi planlıyoruz ve adım adım hayata geçiriyoruz"
Referanslarının, geçen 20 yılda ülkeye kazandırılan eserler ve hizmetler olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin referansının ise ülkeyi yüzyılın başında felakete, koskoca bir imparatorluğu yıkıma sürükleyen yaklaşım, söylem ve zihniyet olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları söyledi:
"Gerçi henüz, kendi yakın tarihini bile doğru okumayı beceremeyenlerin, bugünkü dünyayı aktörleri ve ilişkileriyle kavramasını, ona göre politikalar geliştirmesini beklemenin, biraz boş hayal olduğunun farkındayız. Buna rağmen, siyaset sahnesinde varlık gösterme, söz söyleme, destek talep etme niyetiyle ortaya çıkanlardan azıcık da olsa feraset, onurlu duruş beklemenin bir vatandaş sıfatıyla hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Halbuki bu ülkede, 'siz hele bir oy verin gerisini sonra hallederiz' diye ortada salınan, 'düşün arkama' deyip milleti uçuruma sürükleyen siyaset tarzının devri kapanalı çok oldu. Muhalefete bu cesareti, dünyada ve bölgemizde yaşanan krizlerin, çatışmaların, sıkıntıların ülkemize olan yansımalarının verdiği anlaşılıyor. Biz bu tabloyu onların el yordamıyla fark ettiğinin çok ötesinde tüm boyutlarıyla biliyoruz, takip ediyoruz. Kendi hamlelerimizi planlıyoruz ve adım adım hayata geçiriyoruz. Türkiye'nin küresel ekonomik çalkantılardan, güvenlik kaygılarından, yıpratıcı siyasi çekişmelerden en az hasarla çıkması için her türlü çabayı gösteriyoruz. Buna rağmen hayat pahalılığı başta olmak üzere çeşitli sıkıntılara maruz kaldığımız bir gerçektir. Türkiye bugün yaşadığı sıkıntıları elbette hak etmiyor. Fakat bu millet asıl böyle arkaik, habis bir muhalefeti de hak etmiyor. Ülkemizin bugüne kadar ki her meselesini nasıl biz çözdüysek, Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle mevcut sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz. Muhalefeti de kendi kısır dünyasıyla kendi iç çekişmeleri ve ayak oyunlarıyla, kendi kifayetsiz gündemleriyle baş başa bırakıyoruz."
Bu vasfın en güzel tarifinin, Yunus Emre'nin "Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası" sözü olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kendini yenilemek başkalaşmak değil, aynı mayayla varlığını devam ettirmek, büyümek, çoğalmak demektir. Değerlerimizi koruyarak, kendimizi yenilediğimiz sürece hiçbir fikir, hiçbir teknik, hiçbir farklılık bize tehdit teşkil etmez. Dünya yeni bir dönüşümün eşiğindedir. Bu kritik süreçte en büyük gücümüz ve avantajımız milletimizin en kadim özelliğidir. Ülkemizin, demokraside ve kalkınmada ulaştığı ileri seviye bize, yeniden yapılanan küresel sistemde hak ettiğimiz yeri alabilme fırsatı vermiştir. Küresel güvenlik ve ekonomi krizine bu gözle baktığımız için geçici sorunlar karşısında paniğe kapılmıyoruz. Pek çok ülke, yaşanan belirsizlikler karşısında yalpalarken, biz içimize kapanmak ve kazanımlarımızdan taviz vermek yerine, hedeflerimize doğru daha hızlı yol almayı tercih ediyoruz. Bu arada 85 milyon vatandaşımızın her biri için konjonktürün getirdiği sıkıntıların yükünü azaltacak tedbirleri almaktan geri durmuyoruz. Bilhassa ücretli, dar gelirli, desteğe ihtiyaç duyan vatandaşlarımızı koruyacak bütün bu mekanizmaları kuruyor ve işletiyoruz."
Asgari ücret artışı, memur ve emekli maaşlarına yapılan yüksek oranlı zamlar, sosyal yardım yelpazesinin genişletilmesi, destek ve sübvansiyon paketleri gibi uygulamaların bu yaklaşımın ifadesi olduğunu belirten Erdoğan, "Sağlıktan eğitime, ulaşımdan enerjiye her alanda altyapı yatırımlarında ülkemizin ihtiyaçlarını önemli ölçüde karşıladığımız için, bundan sonraki önceliğimiz insanımızın refah seviyesini artıracak politikalar olacaktır." ifadelerini kullandı.
"Önümüzdeki aylarda bu doğrultuda yeni adımlar atarak, hayat pahalılığının insanlarımız üzerindeki yükünü azaltmayı sürdüreceğiz." diyen Erdoğan, bu gelişmelerin uluslararası bir boyutunun da olduğunu ifade etti.
"Türkiye'nin bağımsız duruşuna tahammül edemiyorlar"
Küresel ekonominin temellerinden sarsıldığı, küresel güvenlik mimarisinde ciddi çatlakların oluştuğu bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Böyle bir süreçte dahi geçmişten beri Türkiye'nin önünü kesmeyi temel politikaları haline getirenlerin, aynı tutumlarında ısrar etmesi şaşırtıcı değilse de üzüntü vericidir. Geçmişte ülkemizi vesayet güçleri, darbeciler, siyasi ve ekonomik tetikçiler vasıtasıyla istedikleri gibi yönlendirenler, kendi içlerindeki çürümeye bakmadan hala ülkemizi hedefte tutmayı sürdürüyor. Kendi güvenlikleri ve refahları dışında hiçbir şeyi önemsemeyenler, Türkiye'nin bağımsız duruşuna tahammül edemiyor. Bu konuda sergilenen tavırlar ve edilen sözler, karşımızdakilerin hak, özgürlük ve ekonominin kuralları hususundaki hassasiyetlerinden değil, çıkarlarını müdafaa endişelerinden kaynaklanıyor.
Güney sınırlarımız boyunca oluşturduğumuz güvenlik bölgelerinin meşru gayesini sınırlarımızın içinde ve hemen ötesinde yıllardır koruduğumuz, her türlü ihtiyaçlarını karşıladığımız milyonlarca insanın sıkıntısını umursamayanların bize verecekleri ne müttefiklik ne de insan hakları dersi olabilir. Lafa gelince herkesin büyük laflar ettiği Karadeniz'in kuzeyindeki savaşta dahi toprak bütünlüğüne ve egemenlik haklarına yapılan saldırıyı asla kabul etmediğimizi açıkça belirttiğimiz Ukrayna'ya en ciddi, somut ve işe yarar desteği biz verdik. Rusya ile ilişki kurduğumuz her platformda ve her seviyede bu tutumumuzu kendilerine de mertçe söyledik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, krizin çözümüne hiçbir katkısı olmayacak şovlara katılmak yerine, Rusya ile siyasi ve insani ilişkileri sürdürerek, bölgede önce ateşkesin sağlanması, ardından kalıcı bir barış anlaşmasının yapılması hususunda en samimi çabaları Türkiye'nin sergilediğini vurguladı.
Erdoğan, "NATO'ya üyelik başvurusunda bulunan ülkeler tarihlerine bakarlarsa, bizim doğudan gelen tehditlere karşı kendilerine de çok büyük katkılar sağladığımızı göreceklerdir. Bizim, NATO'nun genişlemesi konusundaki yaklaşımımız, bağnazlıktan veya düşmanlıktan değil, terörle mücadele konusundaki ilkeli tutumumuzdan kaynaklanıyor." dedi.
Bu çerçevede, geçen cuma ve cumartesi günü yoğun telefon diplomasisi yürüttüğünü belirten Erdoğan, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ve Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ile bu konuları enine boyuna konuştuklarını söyledi.
Muhataplarının tamamına, Türkiye'nin, NATO'nun genişlemesi konusundaki yaklaşımını, terörle mücadele ve müttefiklik dayanışması vurgularıyla açıkça paylaştığını belirten Erdoğan, "her şeyden önce, terör örgütlerinin, insanlığın güvenliği için ortada olan NATO'da yer almasını kabullenemeyiz" dediklerini aktardı.
"Bundan sonrasını Miçotakis kendisi düşünsün"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu yanlışı, Yunanistan ve Fransa'nın NATO'dan çıkışı döneminde, Türkiye o zaman onlara desteği vermişti. Ve ne oldu? Şu anda bu Yunanistan, bizimle nasıl bir uyum içinde? FETÖ'nün Avrupa'ya gidiş güzergahı şu anda Yunanistan değil mi? İçindeki terör örgütlerini besleyen o değil mi? Ve hepsinden öte şu anda 10'a yakın üs var Yunanistan'da ve bu üslerle acaba Yunanistan kimi tehdit ediyor? Veya bu üsler Yunanistan'da niye kuruluyor? Şu anda Avrupa Birliği ülkelerine 400 milyar avro borcu olan bir Yunanistan var. Kendisiyle görüştük, kendisiyle yaptığımız görüşmede, 'aramıza üçüncü ülkeleri sokmayalım' diye mutabık kaldık. Buna rağmen işte şurada geçen hafta bir Amerika seyahati oldu ve senatoda Türkiye'nin aleyhine ne gerekiyorsa bu konuşmaları yaptığı gibi, 'F-16'ları sakın Türkiye'ye vermeyin' demek suretiyle Amerika'ya bu şekilde adeta telkinlerde bulundu. Şimdi biz, bu yıl Stratejik Konsey Toplantısı yapacaktık. Artık benim için Miçotakis diye birisi yok. Kendisiyle böyle bir görüşmeyi de yapmayı asla kabul etmiyorum. Çünkü biz, sözünde duracak, şahsiyetli, onurlu siyasetçilerle yola gideriz. Bundan sonrasını Miçotakis kendisi düşünsün. Kimlerle görüşecekse, kimlere nerede, nasıl üsler kurduracaksa buyursun kurdursun. Biz, bize yeteriz. Biz, kendimize yeteriz. F-16'lar konusunda da öyle zannediyorum ki Amerika herhalde Miçotakis'in ağzına bakarak kararını vermeyecektir."