Nar TV Haber 35711

Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesine Bağlı Alibeyuşağı köyüne 1962 yılında öğretmen olarak atanan Mustafa Tugcu’nun havuz hikayesi yürek burktu. Açılış günü yaptığı havuzda kızı boğulan Mustafa Öğretmen, buna rağmen çocuklara ders vermeye devam ederek, köyden eğitimli nesillerin çıkmasını sağladı. Dulkadiroğlu ilçesine bağlı Alibeyköyü uşağında öğretmen olan Mustafa Tugcu’nun, eğitimli nesiller çıksın diye kollarını sıvayarak Türkiye haritalı bir havuz yaptı. Köy ahalisinin de yardımı ile havuz 1963 yılında bitirildi. Tam açılışı günü öğretmenin 1 yaşındaki Gülderen ismindeki kızı havuza düşerek boğuldu. Bunun üzerine köy halkında derin bir üzüntü oluştu. İdealist Mustafa Öğretmen ise her şeye rağmen, köy okuluna kazandırdığı 10 metre eninde, 15 metre boyunda havuzlu Türkiye haritasında ders vermeye devam ederek, eğitimli nesillerin çıkmasını sağlarken, emekli olan Mustafa öğretmen 3 yıl önce yaşamını yitirdi. Kendisi de o dönem okulda öğrenci olan 67 yaşındaki Mehmet Yıldız şöyle konuştu: “Biz ilkokula başladığımız zaman Mustafa Öğretmenin farklı bir eğitim anlayışı vardı. O zaman çok disiplinli, kendine güvenen, öğrencilerini mutlaka yetiştirmeye çalışan bir öğretmendi. Buraya havuzu yapabilmek için, köyde bulanan çeşmenin bir bölümünü buraya aldı. O dönem öğretmenimizin ikiz çocukları oldu. Ardından bu havuza düşen kızı dünyaya geldi. O zaman belki 1 yaşına ya gelmişti, gelmemişti. Burada annesi ile birlikte oynuyorlarmış. Burası yazın güzel bir atmosferi vardı. Gülderen ismindeki kız burada havuzun kenarında otururken, annesi eve çay yapmaya gidiyor. Kız ise havuza yuvarlanıp düşüyor. Annesi geliyor ki kız yok. Havuzda boğuldu. Çocuk suya düştükten sonra, Mustafa öğretmenin misafirleri bizim evde kaldılar. Öğretmen, haberleri izlemek istedi. Hanımı da; ‘Bizim kızımız boğuldu, sen neden haber izlemek istiyorsun’ dedi. Mustafa öğretmen de; ‘Onun acısını ben içimde yaşıyorum. Beni senin kadar düşünmüyor muyum? Ne yapayım? Burada toplum var, insanlar var. Onlara karşı saygımızı göstermek zorundayız’ demişti.”