Süper Ay, Büyüleyici Bir Manzara Yarattı Süper Ay, Büyüleyici Bir Manzara Yarattı
Kağıt fiyatları, matbaa ve ulaştırma maliyetleri ile birlikte yayıncılık sektörü de büyük bir krizin içine girmiş durumda. Fiyatların ve geçim derdinin artmasıyla kitap satış oranlarında yarıya yakın düşüş olduğu belirtiliyor. Yayıncılar, kitabın temel bir ihtiyaç olduğunu ve maliyetleri sübvanse edecek önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyor.
Döviz kurundaki ve enflasyondaki artışla birlikte birçok sektörde olduğu gibi yayıncılıkta da bir ekonomik kriz yaşanıyor. İthal kağıt ve diğer alanlarda gelen zamlarla birlikte kitap, dergi ve gazete basmanın maliyetleri artarken bu artışlar mecburen satış fiyatlarına da yansıyor. Market, elektrik, doğalgaz, su ve ulaşım gibi birçok temel
ihtiyaçlar karşısında güçlük çeken halk kitabı artık ‘bir lüks tüketim’ olarak görüyor. Yayıncılar ise kitabın 'temel bir ihtiyaç' olduğunu vurgulayarak fiyatları düşürmek için acil önlemlerin alınması gerektiğini belirtiyor.

‘Kitap alacak kitle yarı yarıya düşüyor’

 Yayıncılar Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Elif Akkaya“Fiyat artış oranları kesinlikle kitap okuma oranlarını etkiliyor çünkü yalnızca bir üretim enflasyonundan bahsetmemek gerekiyor. Tüketici açısından da büyük bir enflasyon var. Tüketicinin elde ettiği gelir de her geçen gün eriyor. Eridikçe tüketici kitap almayacak ve daha zorunlu ihtiyaçlarını giderecek. Dövizde başlayan dalgalanma ile birlikte tüketicinin yani okurun azalışını çok hızlı hissettik. Okur ne mağazalara girdi ne de indirimli dahi olsa kitapları almaya yanaştı. Çok büyük bir kayıp oldu” diyor. Akkaya, şunları ekliyor:
Büyük ölçekli bir yayıncımız Ocak ayında yüzde 40 satış kaybından bahsediyor. Bazılarımız üretimine ara verdi, bazılarımız daha az sayıda üretmeye devam ediyor. Bu her açıdan oldukça tehlikeli bir sonuca doğru götürüyor. Bu maliyetlerle biz üretsek de çıkacak ürünü alacak bir kitle yarı yarıya düşüyor. Örneğin bandrol rakamları açıklandı. Geçen sene Ocak ayına göre büyük bir kayıp var. Yayıncı bandrol alıp üretmemiş. Normalde önceki senenin aynı ayına göre en az yüzde 30-40 artış olması gerekiyordu.

‘Kitap temel ihtiyaçtır’

“Bu koşullarda kitap artık halk için bir lüks tüketim” diye devam eden Elif Akkaya, şunları ekliyor:
Biz ısrarla şunun altını çiziyoruz; kitap temel ihtiyaçtır. Halk bunu karşılayamıyorsa kurumların bunu sağlayacak temel önlemleri alması gerekir. Kamunun kriz dönemlerinde halkın zorunlu ihtiyaçlarını karşılama gerekliliği vardır. Bu böyle devam ederse üretenlerin, kitapçıların dükkanlarını kapatması anlamına geliyor. Kitap üretim ve satış zinciri kırılırsa insanın aydınlanmasına dair kültürel, sanatsal tüm ihtiyaçlar zarar görür ve geri dönüşü olmayacak zararlar verebilir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın acilen kütüphaneleri çoğaltması gerekiyor. Bu yayınevlerinin ürettiği kitapların ilk baskılarını alarak kütüphaneler üzerinden halka ulaştırmak zorundalar. En azından kriz dönemlerinde üretebilmemiz için ithal kağıttaki kur farklarını giderecek sübvansiyon önlemlerinin alınması gerekiyor.

‘Fiyat artışı kesinlikle kitap okuma oranlarını etkiledi’

Kırmızı Kedi Yayınevi’nin sahibi Haluk Hepkon ise kitap fiyatlarının neredeyse yüzde 50’ye yakın arttığını ifade ederek şunları belirtiyor:
Kitabın ana girdisi olan kağıt döviz üzerinden alınıyor. Eğer yabancı bir kitapsa telifi dövizle ödeniyor. Matbaa ve kargosunda da maliyetler artınca en az yüzde 50 arttı. Bir yere oturana kadar da aynı sağlıksızlık devam edecek gibi görünüyor. Fiyat artışı kesinlikle kitap okuma oranlarını etkiledi. Orta vadede bu etki daha da kendini gösterecek.

‘Kısır döngü sürekli zam olarak döner’

Hepkon da “Kitap almak bir lüks haline geldi” diyor ve şöyle devam ediyor:
Ancak şunu unutmamak lazım; eğer insanlar kitap okumazsa ne doğalgaza ne elektriğe ne de diğer zamlara karşı çıkacak bilinci ulaşamazlar. Bu bir kısır döngü ve bunu yıkacak olan da eğitimli insanlar. Eğitimli olmanın yolu da kitap okumaktan geçiyor. Kitap biraz ihmal edilebilir diğer fiyat artışları daha önemli gibi bir yanılsamaya girersek fiyat artışını ya da kötü ekonomik politikaları değiştirecek olan kitlenin eğitimli halk olduğunu gerçeğini atlamış oluruz. O kısır döngü sürekli zam olarak döner.

Türkiye’nin kendi kağıdını üretmesi lazım’

Haluk Hepkon çözüm önerilerini ise “Kağıtta kesinlikle yerli üretime geçilmesi, devletin destekler vermesi gerekiyor. Kağıt ithalatında KDV’nin kaldırılması gerekli ama öncelikle Türkiye’nin kendi kağıdını üretmesi lazım. Yani özelleştirme furyası ile beraber elimizden kaçan fırsatın tekrar yaratılması ve devletin eğitime ve kültür hayatına süspansiyona devam etmesi gerekiyor. Çünkü sağlık, kültür gibi alanlar kendi kaderine terk edilemez” diye sıralıyor.