Lale Manço Ahıskalı, Barış Manço'nun ölüm yıl dönümünde çok özel açıklamalar yaptı. "Kendimi çok şanslı görüyorum onunla evlendiğim için, Barış benim okulumdu" diyen Manço, ünlü sanatçıyı çok özlediğini, adının geçmediği bir gününün bile olmadığını söyledi.
Barış Manço'nun ülkesini çok seven biri olduğunu belirten Lale Manço Ahıskalı, "O evrensel bir sanatçıydı ama Türkiye'yi de gittiği her yerde yanında götürürdü, yurt dışında verdiği her konserde, yabancı televizyon söyleşilerinde Türkiye'yi anlatırdı" dedi.
'Barış Çocukları' projenizden biraz bahseder misiniz?
Benim için emeklilik projesi diyebiliriz. Çocuklarla iç içe olmaktan çok mutluyum. Gökova Kızılada'da okulumuz. Bölgede eksiklik vardı bu konuda, onu tamamladık. Kreşe büyük ilgi olunca ilkokul da açmayı planlıyoruz. Barış'ın adı yaşasın istiyorum. Şunu da belirtmek isterim; bunca yıl boyunca eşim Serdar Ahıskalı'nın hayatımda çok büyük yeri ve desteği vardır. Özellikle okul, ikimizin de büyük emeği ve gayretiyle hayata geçirildi. Bütün Barış Manço projelerimizde de bize destek olduğu için ona da buradan tekrar teşekkür etmek istiyorum.
ÖLÜMÜ BANA BÜYÜK TRAVMA YAŞATTI
Barış Manço'nun böyle bir hayali var mıydı?
Bir okul projesi hayali vardı. Kendi adına müzik okulu kurmayı istemişti. Ölümünden sonra bunu hayata geçirmek için uğraştım ama olmadı. İlkokulu açınca onun hayalini bir nebze de olsa gerçekleştirmiş olacağım. Barış çok özel bir insandı. Sanatçı geni varsa, bunu Barış taşıyordu. O kadar meziyetli bir insandı ki... İletişim konusunda o kadar başarılıydı ki, herkese ulaşabiliyordu. Kıyafetiyle, şarkılarıyla, sözleriyle insanlarla hep bağ kurdu.
Ölümünün ardından 23 yıl geçti... Neler söylemek istersiniz?
Kendimi çok şanslı görüyorum onunla evlendiğim için. Barış benim okulumdu. Onunla çok eğlenirdik, gülerdik. Onu çok özlüyoruz. Barış'ın adının geçmediği bir günümüz bile yok. O hep yanımızda bizim. Barış'ı Türk halkı da unutmadı. Okullarda adı kitaplara geçmiş bir sanatçı. Aradan yıllar geçti ama küçücük çocuklar bile hâlâ onun şarkılarını söylüyor. Bunu görmek ailesi olarak bizi çok mutlu ediyor. Barış'ı aniden kaybettik, onunla geçirecek daha çok yıllarımız olduğunu düşünmüştüm. Barış'ın hep uzun yaşayacağını düşünürdüm. Çocuklarının ona en ihtiyacı olduğu dönemde aramızdan ayrıldı Barış... Ben güçlü durmak zorundaydım her şeye rağmen... Zorluklar insanı daha da dirayetli kılıyormuş, bunu yaşayarak öğrendim. Onun bu gidişi bende çok ciddi bir travma yarattı. Bir süre depresyona girdim.
O süreçte profesyonel destek aldınız mı?
Evet. Psikiyatra gittim bu süreci atlatmak için. Kolum bile kalkmıyordu, halsizdim sürekli. Hatta depresyon nedir o güne kadar bilmediğim için grip oluyorum galiba diye bile düşünmüştüm. Bir arkadaşım sen depresyondasın diye söyleyince ben de uzmana başvurdum. Psikiyatr da 'Siz depresyondasınız' diye teşhis koydu. İyi bir tedaviden sonra depresyondan çıktım. Çıkmak zorundayım da çünkü ailemin tüm sorumluluğu bana kalmıştı.
HAYATI BOYUNCA NE KORUMASI NE DE ŞOFÖRÜ OLDU
Barış Manço'nun yaşarken kıymeti bilindi mi?
Evet. Barış 1970'lerden itibaren farklı kıyafetleri, yüzükleri ve uzun saçlarına rağmen halk onu çok sevdi. Barış o kadar pozitif ve doğal bir insandı ki... Biz Moda'da oturuyorduk, iş yerimize yürüyerek gidip gelirdik. Sokakta herkesle selamlaşır, konuşurdu. Hayatı boyunca ne koruması ne de şoförü oldu. Halkın içinde yaşadı, evde nasılsa sokakta da öyleydi. Halk da bu samimiyetinden dolayı onu ayrı yere koydu. Halk onu bizden biri olarak görüyordu. Ölümünden sonra sevenleri onun için yazılar yazdı. Burada en öne çıkan ise 'sanki ailemizden birini kaybetmiş gibi hissediyoruz' mesajıydı. Çocuklarla kurduğu ilişki ise bambaşkaydı. O çocukları adam yerine koyarak sohbet ederdi. Hatta programında onlarla boy olarak aynı mesafeye gelmek için merdivenin üstüne çıkarıp konuştururdu. Barış çocuklar için 'kısa boylu vatandaşlar' derdi. Barış gibi çocuklarla böyle güzel iletişim kurabilen başka biri gelmedi. Barış Manço ismi ile yaşayacak. Onun adı o kadar çok yere verildi ki... Sokaklara, parklara, köprülere, sanat merkezlerine... Galiba Atatürk'ten sonra en çok ismi verilmiş kişidir.
GİTTİĞİ HER YERE TÜRKİYE'Yİ DE GÖTÜRÜRDÜ
Türkiye'yi yurt dışında temsil etmiş de bir sanatçı...
Barış ülkesini çok severdi. "Burası toprağımız, kökümüz" derdi. Barış'ın ailesi Rumelili. Karaman Beyliği dağıldıktan sonra Rumeli'ye yerleşmişler. Osmanlı'dan geldiklerini anlatmak için onlara 'Osmanço' derlermiş. Manço soyadını buradan almış. Barış evrensel bir sanatçıydı ama Türkiye'yi de gittiği her yerde yanında götürürdü. Çok entelektüeldi, Fransızca ve İngilizceyi ana dili gibi konuşurdu. Uluslararası alanda birçok ödüle de layık görüldü. Yurt dışındaki her konserinde, yabancı TV söyleşilerinde Türkiye'yi anlatırdı. Sadece Japonya'da 17 konser verdi. Dinleyicilerine saygı duyardı. Japonya öncesi Japonca dersi bile aldı, izleyiciye kendi dillerinde seslenebilmek için.
VAPUR BU SENE DE KADIKÖY'DEN KALKACAK
20 senedir her ölüm yıl dönümünde vapur etkinliği yapıyorsunuz. Bu sene de olacak mı?
6Şubat'ta yine düzenleyeceğiz. Halkımızdan büyük ilgi var. Geçen sene pandemiden dolayı koşullara uygun şekilde düzenlenmişti. Bu sene de vapur yine Kadıköy'den kalkacak, aile içinde olacak ve Kanlıca'ya gidecek ama pandemi devam ettiği için ne yazık ki Barışseverler ile birlikte yolculuk edemeyeceğiz. Ancak ailenin kontrolü altında olan Barış Manço adına açılmış olan sosyal medya hesaplarından izleyebilecekler.
3 ŞUBAT'IN BARIŞ VE SEVGİ GÜNÜ OLMASINI İSTİYORUM
Barış Manço evrensel olmanın yanı sıra birleştirici bir sanatçıydı da, öyle değil mi?
Birleştiriciydi Barış. Cenazesinde bunu herkes gördü. Çok zorlu hava şartlarına rağmen çok büyük katılım oldu. Barış öldüğünde ülkemiz siyasi olarak karışık bir dönemden geçiyordu. Ona rağmen her kesimden insan katıldı. İnsanlar yürüyerek köprüyü geçmişti cenazesi için. Barış'ın cenazesi aslında toplum olarak bize bir sevgi etrafında herkesin birleşebileceğini öğretti. Yaşlısı, genci, zengini, fakiri, muhafazakarı... Herkes Barış etrafında birleşti, onun için gözyaşı döktü. 3 Şubat'taydı onun cenazesi, ben bu manzarayı görünce 3 Şubat Sevgi ve Barış Günü olsun diye çaba gösterdim ama olmadı. Biz sevgi ve barış için birleşebilen bir toplumuz aslında, ayrışmak yerine birleşmemiz gerekiyor. Barış sanat yaşamı boyunca birleştirici olmuştu, cenazesinde de bunu başardı.
ESERLERİNDE ÇOK DERİN MESAJLAR SAKLI
Barış Manço şarkılarının hâlâ büyük bir ilgiyle takip edilmesini neye bağlıyorsunuz?
Barış, insanların içindeki sözü şarkıya çevirdi. Onun şarkıları hayatın derin anlamlarını taşıyan mesajlar barındırıyor. Ve bunları da son derece basit bir dille yaptı Barış. Mesela, Halil İbrahim Sofrası, Günaydın Çocuklar... Bunlar hep derin anlamlar taşıyor. Benim için de 'Aynalı Kemer' şarkısını yazmıştı. Barış genellikle şarkının ilk önce sözlerini yazıyordu, sonra bestesini yapıyordu. Aklına sözler gelince defterine yazıyordu. Domates, biber, patlıcan şarkısını evdeyken, yoldan geçen sebzecinin bu sözlerinden esinlenerek yazmıştı. O kadar güncel ve hayatın içinden şarkılar yaptı ki, halkımız da o yüzden büyük ilgi gösterdi.
ŞARKILARINI HER İSTEYENE VERMİYORUZ
Barış Manço'nun şarkılarını yorumlamak için her isteyene veriyor musunuz?
Hayır. Çok titiz davranıyoruz bu konuda. Barış müzik konusunda mükemmeliyetçi bir insandı. Biz de aynı şekilde davranıyoruz. Yorumlamak isteyen olursa sıkı bir incelemeden geçiriyoruz.